28 Ekim 2012 Pazar

THE BEAVER


KUKLA

2012




"Bir kuklayı canlandırabilirsiniz . 
peki kukla size can verirse..."

İletişim problemli bir yönetici olan Walter, kunduz kuklasını hayatına soktuktan sonra herşey değişir. Kuklayı etrafındaki herkes sorgulasa da , Walter'ın hayatında yarattığı etkiden herkes memnun. Artık Walter konuşuyor, yaratıyor ve hatta sevişiyor. Ancak bunları yapan kunduz mu Walter mı??? İşte kafa karıştıran, sorgulayan ve canınızı yakan bir film Beaver.


Kalabalıkların ortasındaki bir yanlızlıktan bahsederim hep. Öyle ki yalnızlığınızı terk etmek için başka biri olmak zorunda kalıyorsunuz.Herkesin sevebileceği bir başka biri oluyorsunuz . Walter ise Beaver ile başka biri oluyor. Aslında istenen koca, baba ve işadamı oluyor.

Daha önce seyrettiğim tüm şizofren filmlerden farklı. Yağmur Adam'daki Raymond kadar  matemetik zekası olmayabilir yada Siyah Kuğu'daki Nina kadar obsessif değil hatta Zindanlar adasındaki Teddy kadar da karizmatik değil. Walter Black'in sizinde bildiğiniz bir yalnızlığı var. Bunu da kişilik bölünmesi ile değiştiriyor.


Oyunculuklar muhteşem.Mel Gibson, öyle bir performansta ki oynamıyor, yaşıyor.Jodi foster ise her zmaanki gibi çok iyi. Ama rolü gereği daha arka planda. Büyük oğlan Riley Thomas Stewart ise ışık var.Daha sonra çokça izleyeceğime eminim.



Bu sene izlediğim en iyi film benim için.Ancak diğer yorumlara ve vizyonda kalışına bakılırsa filmi beğenen azınlık gruptayım.Vizyon filmi tutkunu iseniz seyretmeyin derim.Size göre değil.İyi seyirler.







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder