''Amelia'', uçma sevdasına ilişkin gerçek bir hikayeden esinlenmiş bir film...
Bir uçma sevdalısının gerçek hayat öyküsü, Amelia. Amelia filmini yorumlamadan önce aslında gerçek hayattaki Amelia'yı anlatarak bardağın dolu tarafını göstermek isterim.1930'lu yılların ilham verici kadın idolü olan Amelia Earhart, hem bir pilot hem de bir yazardır. İlgi çekici, tutkulu, enerjik ve heyecan verici bir yapıya sahiptir.Öyle ki azmi,cesareti ve ölüme karşı duruşu ile tam bir fenomen.Atlas Okyanusu'nu tek başına geçen ilk kadın pilottur. 1937 yılında Fred Noonan ile çıktığı dünya turunun üçte ikisini tamamladığı sırada uçağı kaybolmuştur ve kendisinden bir daha haber alınamamıştır.
Şimdi beyaz perdedeki yansımasına bakalım.O enerjik ve tutluku bayanın çoşkusunu ne yazıkki görmek mümkün değil.Neredeyse bastıırılımış gibi.Hikaye de çok fazla kesintiler var ve izlerken yüzeysellikten dolayı konunun içine bir türlü giremiyorsunuz.Özellikle karakterin iç dünyasındaki çalkantılı olduğu yerler çok baştan savma hissettiriyor.Böylelikle ilk kadın pilotun kadınlara da yaymaya çalıştığı enerji de kaybolup gidiyor.
Filmin başrolünde yer alan Hilary Swank'ın şimdiye kadar ki seyrettiğim tüm performanslarından sonra ,bu yapımdaki tutukluğuna akıl sır erdirmek pek mümkün değil .Neredeyse erkeksi yüz hatları,vücudu ve kısacık saçları ile benzetmeye gerek kalmadan aynısı olmuş. Ancak sadece görseli ile bu karakteri doldurması yeterli olmamış.
Gerçek hayatta kadınlara öncülük etmiş ve onları yüreklendirmesi ile bilinen Amelia,filmde bu özelliğinden çok erkekler dünyasındaki erkek figürü gibi duruyor.Ama buradaki hatalı olanın nedense Hilary Swank olduğunu düşünmüyorum. Sanki bu durumdan kamera arkasının rolü varmış gibi.Böylelikle film, belgesel tadında,suya sabuna dokunmadan,tatsız-tuzsuz bir yapım olmuş.
Hilary Swank ,Richard Gere ve Ewan McGregor için seyrederim derseniz izleyin.Ama bana göre vakit kaybı.İyi seyirler.